Almanlar
çalışkan ve kanuna saygılı, Amerikalılar iş odaklı, neşeli ve pragmatik,
Fransızlar kibar ve rahat, Çinliler ise gizemli ve anlaşılmaz gibi genellemeler
vardır ya hani. Peki Ruslar nasıl insanlar? Böyle genellemeler doğru olmasa da
merak uyandıran konular. Ayrıca her toplumda hemen her tür insan olduğuna şüphe
yok. Bu başlığa yer vermemin nedeni ise arkadaşların, tanıdıkların merak etmesi
ve bu konuda sorular sorması. Ayrıca Rusların gözünde biz nasıl görünüyoruz
diye bir soru sorup kendi anılarımı ve gözlemlerimi paylaşacağım için bu konuyu
da ele alabilirim diye düşündüm.
Aslında insan
karakteri psikoloji bilimine göre yüzde 30 civarında genetik olarak geliyor.
Kalan bölüm ise çevre, aile, eğitim ve diğer koşullar tarafından belirleniyor.
Dolayısıyla toplumsal koşullar çok önemli.
Rus yazar,
edebiyatçı Plehanov’un Bireyin Tarihteki Rolü adlı bir kitabını okumuştum
öğrencilik yıllarında. Çok güzel bir kitaptı. Kısaca ifade etmeye çalışırsam
şunu söylüyordu: İnsanlar tek tek toplumlarının hayatına önemli katkılar
getirebilir. Ama bunların etkisi ve sıklığı koşullar tarafından belirlenir.
Dolasıyla bireylerin, toplumların özelliklerine bakarken, her türlü kültürel,
tarihsel, ekonomik ve sosyolojik ortamı dikkate almak gerekir.
Şu açıkki, edebiyatta ve sanatta, bilimde, politikada ve daha birçok alanda çok sayıda değerli Rus bulunuyor. Ama günlük hayattaki insan davranışları daha ilgi çekici bana kalırsa.
Şu açıkki, edebiyatta ve sanatta, bilimde, politikada ve daha birçok alanda çok sayıda değerli Rus bulunuyor. Ama günlük hayattaki insan davranışları daha ilgi çekici bana kalırsa.
Rusların genel olarak çok olumlu özellikleri var bence. Çok büyük ve önemli kaynakları olan bir
ülkeyi korumak ve geliştirmek, sert bir iklimle mücadele etmek, büyük savaşlar
ve buhranlar yaşamak, önemli bir komünizm deneyimi görmek ve birden sudan
çıkmış balık gibi kendini kapitalist koşulların içinde bulmak. Bütün bunlar kolay
olmamalı. Bu yüzden tıpkı diğer toplumlar gibi saygıyı hak eden bir toplum.
Onun dışında politik konular ise herkesin farklı yaklaşabileceği ve benim
burada bahsetmeyi uygun bulmadığım bir konu. Bunun ötesinde Moskova’da
yaşadığım üç yıl boyunca bazı gözlemlerimi şöyle izah edebilirim.
Daha çok müzelerde karşılaştığım yaşlı,
tombiş teyzeler (babuşkalar) hep ilginç gelmişti bana. Yaşlarına rağmen hepsi
dikkatli ve ataklardı. Fotoğraf çekmek için ilave ödeme yapmadığınız halde
fotoğraf çekerseniz, paltonuzu vestiyere bırakmadan dolaşmaya başlarsanız ya da
her bölümün girişinde bulunan açıklayıcı broşürleri okumadan diğerine geçmeye
kalkarsanız fırça yersiniz. Geçenlerde ilginç bir fırçalama olayının St.
Petersburg’daki Hermitaj müzesinde yaşandığını öğrendim. Yaşlı bir müze
görevlisi yüksek topuklu bir kadını azarlamış. Müzeye mi geldin, düğüne mi,
asırlık saray zemine uygun ayakkabı giy, demiş. Haksız mı?
Moskova’da insanlar özellikle ortamına göre
giyinmeyi bilirler. Kadınlar giyim kuşam ve görünüş konusunda dikkatli ve
özenlidir. Müzelerin, restoranların, barların hemen hepsinin girişinde
paltoları vermek için özel bölümler ve görevliler vardır. Mekânların iç
estetiğini gereksiz, rengarenk ıvır zıvırla bozmanızı engeller bu. Paltonuzu
alıp numara verirler. Kadınlar çizmeleri için ayrıca poşet getirip, şık salon
ayakkabıları ile değiştirebilirler. Özellikle büyük salonlardaki konser veya
gösteri çıkışlarında paltonuzu almak için bazen yarım saat kadar sırada
beklemeniz gerekse de güzel bir özelliktir bu.
İlk bakışta bazı materyalist unsurlar
olduğunu düşünseniz bile romantizm, aşk arayışı ve çiçekler önemli bir yer
tutar bana kalırsa. Çiçeklerin günlük hayatın önemli bir parçası olduğunu hemen
her köşe başında çiçekçi olmasından ve çoğunun yirmi dört saat açık kalmasından
anlıyorsunuz. Özel günlerde, özellikle doğum günlerinde çiçekler çok önem
kazanıyor. Konserlerde en az on-on beş kişinin sanatçılara çiçek verdiği
görülür. Ama en çiçekli gün kadınlar günüdür. O gün sokaklarda hemen her
kadının elinde bir demek çiçek görebilirsiniz. İş arkadaşlarının, yakınların,
kocaların veya sevgililerin çiçek almaları gereken önemli bir gündür bu.
Bazı ülke insanlarında daha çok
görebileceğimiz bir özellik var. Kendini abartma, reklam yapma, bazen de
gereksiz samimiyette bulunma. Sanırım Ruslar bu açılardan farklılar. Genelde
sakin hatta sert insanlar olduklarını düşünebilirsiniz. Ama kendilerini
abartmayı da abartanları sevmiyorlar bence. Çoğunlukla dürüstler, dostlukların
zamanla ve güven esasına göre ilerlemesini istiyorlar. Başlangıçtaki soğuk ve
mesafeli tavırları sizi tanıyıp güvendikten sonra değişebiliyor. Örneğin başka
bir ülkede birine İngilizce biliyor musun diye sorsanız, bir biliyorsa on
biliyormuş gibi cevap verebilir. Ama bunu Moskova’da sorarsanız neyse onu
söylerler, hatta mütevazi davranırlar.
Herkes için bunu söyleyemeyiz elbette ama
gösterişi ve eğlenmeyi seviyorlar bizim gibi. Bu doğu toplumlarının bir
özelliği mi bilmiyorum. Ya da yıllarca ertelenmiş ve bastırılmış tüketme
dürtüsünün dışa vurumu mu emin değilim. Gençler dahil birçok insan için
hayatını şuna indirgeyebilirsiniz, rahat ve imkanlı bir yaşam. Ülke tarihindeki
çalkantıları, ekonomik sorunları, büyük dönüşümleri göz önüne aldığımızda bunun
çok anlamsız bir şey olduğunu düşünmüyorum aslında. Komünizmin dağılmasından
sonraki 90’lı yıllar tam bir karmaşa olmuş. Ekonomik, idari
çöküş görülmüş. Toplumda büyük bir ümitsizlik havası egemen olmuş. Uç eğilimler
güçlenmiş ve düzensizlik artmış. Neyse ki 2000’lı yıllardan itibaren ekonomi
düzelmeye başlamış ve belli bir düzen kurulabilmiş. Petrol fiyatlarının da etkisiyle
refah artmış ve yoksulluk azalmış, insanlar artık daha umutlu hale gelmişler. Tabi bu noktada sn. Putin'in etkisini de görmek gerekiyor.
Aslında çok ilginç ve zorlu bir tarihleri
var. Rusya toprakları Perslerden, İskitlere, Napolyon’dan Hitlere kadar pek çok
işgalciye yenilgi getirmiş. Bu yüzden milliyetçi bir toplum olarak ifade etmek
yanlış olmayacaktır. Rusya 17 milyon kilometrekarelik yüzölçümüyle dünyanın en
büyük ülkesi. Bu kadar geniş ve farklı iklimlerden oluşan coğrafyaya yayılmış
bir ülkeyi yönetip kalkındırmaya çalışmak, yerel faaliyetlerin koordine
edilmesi kolay olmamalı. Ayrıca, coğrafi ve çevresel
faktörlerin toplum ve kültür üzerine her zaman önemli etkileri oluyor.
Ruslar 10. Yüzyılda Hristiyanlığı kabul
etmişler. Diğer dinlerin tartışıldığı, o dönemde Yahudiliğin devleti olmayan insanların
dini gibi görülmesi, Müslümanlıkta da içkinin yasak olmasının etken olduğunu
söyleyen değerlendirmeler olsa da Hristiyanlığın seçilmesinin ana nedeni Bizans
ile yakın olma ve güç kazanma arayışı. Ama Rusların genel olarak dindar bir
toplum olduğunu söyleyemeyiz.
Ruslar açısından insan yaşamını etkileyen
koşullarda komünizm öncesindeki en büyük değişiklik Büyük Petro zamanında
olmuş. Rusya’nın Batılılaşacağı açıktı belki ama Büyük Petro bu sürecin
başkahramanı olmuş. Eğitim ve kültür alanında ekonomi ve maliye alanlarında,
idari reformalar gibi konularda büyük devrimlere imza atmış. Sınır
bataklıklarını güzel bir imparatorluk başkentine dönüştürmüş (St. Petersburg).
Ayrıca batılı giyim, davranış ve kullanımları da çoğu zaman buyrukla ve güçlü
muhalefete rağmen getirmiş.
Ruslar genel olarak sanatı ve sanatçıyı
seven bir toplum. Konser sonlarında
sanatçılar, dakikalarca, ayakta ve coşkuyla alkışlanıyor. Onlarca seyirci
getirdiği çiçekleri sahneye uzatıyor.
Kadınlar hemen yer yerde çok etkinler. İş
hayatında, sanatta, sporda, her yerde ön plandalar. Gerek kültürel nedenler ve
gerekse komünist dönemin de etkileriyle ve bugünkü anlayış ve eğitim sisteminin
de etkisiyle kadınların oldukça özgür olduğunu, toplumun onlara karşı
muhafazakâr bir tutumunun olmadığını görüyoruz.
Erkeklerin genelde sert ifadeli olduğu
söylenir ama kendi arkadaş muhabbetlerinde oldukça neşeli ve samimi olduklarını
gözledim. Yabancılarla hemen samimi olmuyorlar belki ama tanıyıp güven
verdikten sonra iyi arkadaş olunabileceğini düşünüyorum.
Çocukların ne denli sevimli olduklarını
tahmin edersiniz. Küçük sarı şekerler. Şımarık değillerdir ve olağanüstü
sakindirler. Ağlayanına az rastlarsınız. Bunun genetik özelliklerden kaynaklandığını
söylemek mümkün olabileceği gibi, eğitim ve yetiştirme tarzıyla da alakalı
olabilir elbet.
Rusya tarihinde insanlar en büyük acıları
Stalin döneminde yaşamış. Bunları örtmek istermişçesine mutluluk toplumsal
hayatın her düzeyine işlemiş bir tema haline getirilmiş. Sağlıklı köylüleri güneşli
tarlalarda, başaklar arasında, gülerek mavi gökyüzüne bakarken; coşkulu işçileri fabrikada resmetme sıkça rastlanır hale gelmiş.
Yani Rusları anlayabilmek için,
tarihlerine, ekonomik gelişmelere, toplumsal düzendeki gelişmelere ve iklim
gibi birçok unsura birlikte bakmak gerekiyor. Tıpkı her toplum açısından
yapmamız gerektiği gibi. Tabiatıyla bunlar yalnızca benim gördüğüm şeyler,
başka birinin başka bir gözle yaklaşması da mümkündür elbet.
Yorumlar
Yorum Gönder