Çehov'un yolu...

Çehov’un 1886-1890 yılları arasında yaşadığı “6 Sadovaya-Kudrinskaya” adresindeki eve yaklaştığımda heyecanım artıyor gittikçe. Cemil Kavukçu hocamızın öykü ile ilgili sözleri geliyor aklıma: “Öykü’de üç önemli husus vardır; sözcük ekonomisi, matematik ve alttan alta çalınan müzik. Ve Çehov’un söylediği gibi öykünün başında duvarda asılı duran bir tüfek varsa, mutlaka patlamalıdır.”

Çehov modern kısa öykünün öncüsü sayılıyor. Aynı zamanda oyun yazarı. Vanya Dayı ve uyarlanan Vişne Bahçesi önemli oyunlardan. Yine Bozkır ve Köpekli Kadın adlı öyküleri oldukça önemli. Ona göre azla çok şey anlatılacaksa madem, öyküde gereksiz bir ayrıntıya, işlevi olmayan bir yapı taşına yer yok. Bu yüzden tüfek mutlaka patlamalı.

Çehov günlük hayatın saklı önemini, olağan olanın olağan dışı bir bilinçle ele alınışını sağlayarak öykü dünyasında sağlam bir yer edinmiş. Devrim öncesi Rus toplumunu gerçekçi bir şekilde resmetmiş. Öyküde atmosfer ve karakterin ne denli önemli olduğunu göstermiş bir yazar.


Çehov’un evindeyim artık. Dikkatle incelemeye başlıyorum; çalışma masasını, salonu, yatağını, eşyalarını, duvardaki fotoğrafları. Beni en çok etkileyen şey, Tolstoy’la bir masada çay içerlerken çekilmiş bir fotoğraf oluyor. Çehov mahcup nedense. Ustasına saygılı, düşünceli bir tavır içinde oturuyor. Tolstoy severmiş Çehov’u, zaman zaman buluşup sohbet ederlermiş.

Tolstoy şunları söylemiş Çehov için: “O emsalsiz bir yazar, evet emsalsiz, hayatın yazarı, benzerine hiçbir yerde rastlamadığım yeni yazılış biçimleri yaratmıştır…”

Dolaşırken Çehov’un hayatına ilişkin ayrıntıları da gözden geçiriyorum yeniden. Yazar 1860 yılında Rusya’nın Taganrog şehrinde doğmuş. 1904 yılında Almanya’da verem hastalığı nedeniyle hayatını  kaybetmiş. Babası serf olarak doğmuş ve sonradan özgürlüğüne kavuşmuş biri. Sürekli maddi sorunlar yaşamış. Çehov Taganrog’da eğitimini tamamlamasının ardından 1879’da daha önce Moskova’ya taşınan ailesinin yanına gelmiş. Tıp öğrencisi iken kısa, komik piyesler yazarak ailesini desteklemiş. 1888 yılında Bozkır adlı öyküsü ile Puşkin ödülünü kazanmış.

Rus klasik yazarlarında genel olarak anladığım şey, yazı masaları hiç boş kalmamış, asla tembellik etmemişler. Toplumdan, sorunlarından ve gerçeklerinden kopmamışlar hiç. Çehov’un belirgin bir politik kişiliği yokmuş ama toplumu aydınların, çalışkan, üreten aydınların kurtaracağını söylemiş. Toplumun gelişmesinin bilinçli, eğitimli insanların artmasına bağlı olduğunu düşünmüş. Kültürlü, sağlıklı insan sayısının artması için, kütüphaneler, okullar, çalışma salonları, tiyatrolar, hastaneler açılması gerektiğini, bunun için mücadele verilmesi gerektiğini düşünmüş.

Ve son olarak şunu söylüyor yazar: “Benim yazdıklarım unutulacak belki, ama yeni bir yol açtım, o kalacak.”


Yeni bir yol açtığı açık yazarın. Ama yazdıkları da unutulmadı ve unutulmayacak.

Yorumlar