Hayal gücü ne kadar güzel bir şey!
Olayların istediğimiz şekilde ilerlemesi.Tamamen kendimizin tasarladığı bir
dünya kurmak. Bunun tuğlalarını kendi ellerimizle döşemek. Birer, birer.
Sabırla. Kelimeler yapı taşlarımız. Ve bir sınırımız yok. İstediğimiz gibi inşa
edebiliriz. Bu yeterince büyüleyici değil mi? Öyleyse neden kolay değil? Bizi
sınırlayan neler, yaratıcı olmanın, güzel bir şey ortaya koymanın zorluğundan
mı kaynaklanıyor bu?
Evet sevgili günlük, sana anlatmak
kendime anlat mı yoksa? Ama, hayır. Eğer kendime anlatmak olsaydı herşeyi olduğu
gibi anlatabilirdim. Belki anlatmaya bile ihtiyaç duymazdım. Bu farklı bir şey.
Sen ayrı bir varlıksın. Beni yanlış anlama, senden birşeyler saklıyor değilim. Gizlimiz
saklımız yok elbet. Ama yine de bilmiyorum işte.
Ama beklemekle olmaz, bunu öğrendim.
Çünkü zaman vermiyor hükmü. Çoğu şeyi insan kendi şekillendiriyor. Herşey
kendi dinamikleri içinde döngüsünü tamamlıyor, zaman bütün bunların tanığı
yalnızca. Bir şeye karışmıyor, bir şeyin şöyle ya da böyle olmasını istemiyor.
Herşey onu çevreleyen koşullar içinde bir yere evriliyor ya da evrilmiyor. Zaman
bir yerden bir yere varmak sadece. A noktasından B noktasına. Bu yüzden mi
önemli kendi adımlarımız?
Eğer kendi başına, ayrı bir
varlıksan sevgili günlük, yardım etme özelliğin var mı? Evet sessiz, mükemmel
bir dinleyicisin, bunun kıymetini biliyorum. Yargılamadan, sabırla dinliyorsun,
hüküm vermeden, olacağına bırakıyorsun. Bunlar önemli evet…
Sevgili sahip,
Dur bir dakika lütfen! Belki farkında değilsin ama yardım ediyorum sana.
Bana her geldiğinde, yeni kapılar aralıyorum. Yeni düşünceler, yeni fikirler
gösteriyorum. Anlıyor musun? Bir uslup şekilleniyor, belki bir ivme
yakalıyorsun benimle buluştuğunda. Bunları biliyorsun. Enerji ve kararlılık meselesi
işte. Mehmet Eroğlu hocanın sözleri aklında olsun hep:
Yetenek=Enerji+Kararlılık
Yaratıcılık=Yetenek+Donanım+Düşgücü
Sanat=Yaratıcılık+Cesaret
Bugün şunu söyleyebilirim sana. Geçmiş
bir fon müziği gibidir bazen. Bırak çalsın ilerlerken. Yine de sesini fazla
açmazsan, seni yormasını, enerjini almasını engelleyebilirsin. Bu müzik yol
gösterecek sana, hatalarından gerekli dersleri çıkaracaksın. Herşeye ilk anında,
o anki duygularınla yanıt vermediğin için, sakin kalmayı başardığın için ne
kadar haklı olduğunu göreceksin.
İnsana en büyük yol gösterici kendi
deneyimleridir, biliyorsun bunu. Başkalarının deneyimleri, bizi bazı kararlar
almaya yönlendirebilir ama yine de öğretici olamayabilirler. Bu yüzden, insan
kendi döşediği taşların üzerinde yürür çoğu zaman. Böyle yollar daha
kıymetlidir. Ama şunu da unutma, yardım etsem bile, ben bir filizof değilim,
böyle bir ağızla da konuşmamalıyım aslında.
Cemil Hoca demişti; öykü ters
striptizdir, başkalarının elbisesini giyinmektir. Ve etrafta elbisesini giyenebileceğimiz,
onları anlamaya çalışabileceğimiz, bunu hak eden öyle çok kimse var ki. Bütün
mesele her seferinde hazır olman buna. Karar vermen ve odaklanman. Eğer zamanını
ve enerjini sınırlayan şeyler varsa önce bunu koymalısın yoluna.
Hoca söylemişti yine: Dil ve
içtenlik meselesi. Bu herşeyden önemli aslında. Hele malzemeden, konudan
duyulan heyecandan alırsa kuvvetini daha da iyi olur. Bu yüzden kafanda dolaşıp
duran, zihnini meşgul eden bir malzeme olmalı öncelikle. Önce konuyu, konuları
ayrıntılarıyla paylaşabilirsin benimle. Hazır olduğunda da başlarsın bir
yerlerden.
Bugün son olarak şunu söyleyebilirim
sana. Orhan Pamuk’un dediklerine kulak vermelisin. Yani nereden ve ne zaman
geleceği belli olmayan ilhamı beklemek yerine yazmayı disiplinli bir süreç haline getirmelisin.
Evet sahip, şimdi sen anlat biraz…
Yorumlar
Yorum Gönder