Çehov modern kısa öykünün öncüsü ve kurucusu. Günlük hayatın saklı önemini,
olağan olanın olağan dışı bir bilinçle ele alınışını sağlayarak öykü dünyasında
sağlam bir yer edinmiştir. Rus toplumunun sıradan yaşamını gerçekçi bir şekilde
resmetmiştir.
“Ben bir yol açtım, belki yazdıklarım unutulacak ama bu yol kalacak” diyen Çehov
1904 yılında verem hastalığı nedeniyle hayata veda etmiş ve arkasında dev bir
külliyat bırakmıştır.
Onun ölümünden 27 yıl sonra 1931 yılında Kanada'nın Ontario şehrinde çiftçi
bir baba ve öğretmen bir annenin Alice adında bir kızı olmuştur.
Alice Munro daha çocukluk yıllarından edebiyata merak salmış, öykücülüğü bütün
hayatının temel uğraşı haline getirmiştir.
Munro bugün Kanadalı eleştirmenler tarafından bizim Çehov’umuz olarak
nitelense de öyküleri, onu bütün dünya açısından çağdaş bir Çehov haline
getiren bir güce sahiptir. Çünkü edebiyata ve öykücülüğe dev bir katkı
yapmıştır.
Edebiyatta da sanatın genelinde olduğu gibi temel bir yansıtma işlevi
var. Bunun biçimlerine göre birçok farklı yaklaşım olabiliyor elbette. Edebi
metinleri diğerlerinden ayıran temel farklar söz konusu. Bunlardan bazıları şekil
şartları olarak ele alabileceğimiz konular. Ama bundan daha önemlisi edebi
metinlerin içinde farklı bir dinamizm olması. Dil ve içtenlik seviyesi
farklı oluyor. Yazar kendini başkasının yerine koyar, onun nefesi olur, elbiselerini
giyinir deyim yerindeyse. Bu metinlerde düşünce dünyasının normal
alışkanlıklarından farklı bir zihni heyecan da söz konusudur.
Edebi metinler çoğu zaman yazarın kendisi ile, kendi bilinçaltıyla veya
çevresindekilerle bir hesaplaşması olarak da ortaya çıkar. Topluma, ilişkilere,
iç dünyamızdaki karmaşaya ışık tutar bu metinler.
İşte Alice Munro öykülerinde modern kadın ve erkeğin günlük hayatının ve
bunların birbirleriyle olan ilişkilerinin gizemli, özel, gergin, kararsız,
karmaşık dünyalarını ortaya koymadaki başarı vardır. O yaşadığı çevrenin
değişen kültürünü ve hayat yolunu tıpkı Çehov gibi durmaksızın resmetmiştir.
Alice Munro bu başarısı ile en saygın ödüllere layık görülmüştür. Kendi
ülkesindeki ödüller yanında 2009 yılında Man Booker, 2013 yılında ise Nobel
Edebiyat Ödülünü almıştır. İsveç akademisi onu çağdaş kısa öykünün ustası
olarak nitelemiştir.
Onun başarısındaki başka bir yön de öyküdeki zaman, mekan ve kahraman gibi
bazı unsurları ele almasındaki farklılığıdır. Aslında kurallar ustalara göre
değildir. Onlar kendi kurallarını koyar ve belki de kurallara tabi olmazlar.
Örneğin öykü yazımında zamanı kısa tutmak, mekanı iyi betimlemek, olayların
akışını sıralarken (kurgu) dikkatli olmak gibi şeyler vardır.
Alice Munro’nun uzun öykülerinde zamandaki ustaca sekmeler, sürprizler,
olayların akışındaki gidiş gelişler öylesine başarılıdır ki belli kuralları
aramak gereksizdir.
Örneğin, “Entrikalar” adlı öyküsü, “Ölürüm, dedi Robin, yıllar önce bir
akşam, o elbiseyi yetiştiremezlerse ölürüm” cümlesiyle başlar ve bütün öykü
boyunca güçlü şekilde sürdürür etkisini.
“Isırgan Otları” adlı öyküsü kısa bir fiziksel zamanla başlar, sonra
geçmişin dehlizlerinde dolaşır dururuz, aşka, arzulara dair izler süreriz,
sonra öyle bir sürprizle devam eder ki öykü bir tokat gibi çarpar suratımıza.
Alice Munro öyküleri soluk soluğa okunur ve hepimizin içinden geçtiği hayatın
ilginç ve karmaşık yollarını başarıyla aydınlatır. Bir hüzün ve burukluk hissederiz
genelde. Vurucu tespitler, cümlelerle karşılaşırız ansızın. Ve tebessüm ederiz
bir hüzün dalgasının içinde.
Aşk, çocukluk, gençlik, evlilik, ayrılık, hastalık, ihanet, vicdan,
ekonomik kaygılar, bizi baskılayan diğer şeyler gibi bir çok boyutu ustalıkla
ortaya koyar ve düşündürür yazar.
Bir söz vardır: “Devenin belini kıran saman çöpü”, diye.
Saman çöpü devenin belini kırar mı? Kırar. Öncekilerin etkisi öylesine birikir
ki son bir etkiyle kırılır bel. Aşk böyledir biraz, günlük konuşmalar,
gülüşler, hareketler birikir, öyle bir an gelir ki sıradan bir bakış, öylesine
bir gülüş, kalpte asılı kalır. Alice Munro öykülerin de ise cümleler, ayrıntılar,
ustalıkla sıralanır, sonra sıradan bir cümle tokat gibi patlar yüzümüzde.
Kısacası yüzyılımızın en önemli yazarlarından biri Alice Munro. Çağdaş bir
Çehov.
Yorumlar
Yorum Gönder